Kamboçya Seyahat Notları
Uzun süredir planladığımız bir seyahatti Kamboçya. Liseden
iki değerli abim fotoğraf sanatçısı Niko Guido ve Reha Keskin ile senede bir
kere yapmaya çalıştığımız uzak diyarlar seyahati için seçtiğimiz ülkeler
Malzeya, Kamboçya ve Vietnam’dı. Bu yazıda Kamboçya kısmından ve orada
yaşadıklarımızdan karşılastıklarımızdan bahsedeceğim
Her ne kadar seyahatten 10 gün önce düşüp bileğimi kırıp
ameliyat olduysam da bu seyahatten eksik kalamazdım. (resimlerdeki eli kırık
şahsiyet benim).Doktorumun hayır gidemezsin itirazına iki gün uğraşıp seyahat
iznini aldıktan sonra Malezya’ya uçtuk. Türk Hava Yollarının direk Kamboçya’ya uçuşu
yok ve bağlantı uçuşu bulmak gerekiyor. Malezya’ya vize yok ve giriş cıkışlar
oldukça rahat oluyor, Türklere karşı herhangi bir önyargıları mevcut değil.
Biz temel konumuz olan Kamboçya’ya gelelim. Kamboçya Türk
vatandaşlarına vize uyguluyor ancak İstanbul’daki başkonoslosluk son derece
nazik ve vize sorun olmuyor. Bu minvalde Bebek’te bulunan konsolosluğa teşekkür
etmek gerekiyor.
Malezya’dan iki saatlik bir uçuşla Siem Reap’e geldik.
İndiğimizde her gezginin başına gelebilecek tatsız sürpriz bizi bekliyordu ve
Air Asia bizim valizleri Laos’a göndermişti. Neyse zamanla anladıkki aslında bir tshirt ve pantolonla gidip ihtiyac oldukca 5 dolara birseyler almak daha pratik oluyor. Sanırım bir daha less is best diyerek sadece kabin bagajı ile Asya'ya gelmek gerekiyor
Havalimanı oldukça güzel ve bir tatil köyü havasında bizi karşıladı biz de valizsiz bir pantolın bir t shirt tatilimize başladık.
Böylece 4 günlük valizsizlik sürecimiz başlamış oldu. Siem Reap Angkor Wat tapınak bölgesinin yakınında bulunan şehir. Tapınaklar 12. Yy ve sonrasında inşa edilmişler ve şehre uzaklıkları 5 km. Kiralanan bir tuktuk ya da minibüsle tapınak bölgesine intikal etmek mümkün. Tuktuk ve minibüs elbette yoğun bir pazarlığa tabi olabiliyor.
Siem Reap deyince Angkor ve ve çevresindeki tapınaklardan başlamak lazım. Tapınaklar şu an dünyada bulunan en büyük yekpare tapınak kompleksi. 12 yy den bugüne kadar ayakta durmuşlar ve ormana rağmen ihtişamlarından bir şey kaybetmemişlerç
Havalimanı oldukça güzel ve bir tatil köyü havasında bizi karşıladı biz de valizsiz bir pantolın bir t shirt tatilimize başladık.
Böylece 4 günlük valizsizlik sürecimiz başlamış oldu. Siem Reap Angkor Wat tapınak bölgesinin yakınında bulunan şehir. Tapınaklar 12. Yy ve sonrasında inşa edilmişler ve şehre uzaklıkları 5 km. Kiralanan bir tuktuk ya da minibüsle tapınak bölgesine intikal etmek mümkün. Tuktuk ve minibüs elbette yoğun bir pazarlığa tabi olabiliyor.
Siem Reap deyince Angkor ve ve çevresindeki tapınaklardan başlamak lazım. Tapınaklar şu an dünyada bulunan en büyük yekpare tapınak kompleksi. 12 yy den bugüne kadar ayakta durmuşlar ve ormana rağmen ihtişamlarından bir şey kaybetmemişlerç
Tapınaklar zaman içinde yoğun restorasyona tabi tutulmuşlar
ve tutulmaya devam ediyorlar, görünen o ki bir yüz yıl daha restore edilebilir
bir alan.
Özellikle Kore ve Japon turistlerin gözdesi olan tapınaklarda takdir edileceği gibi uzakdoğuluların elinden fotoğraf makinaları düşmüyor. Gelirken okuduğum bir blogta yazan cümle aklımda kalmış; Uzakdoğuya gidip tapınaklarda kendini bulmak kısmı bir hikaye. Herhangi bir rahibe 1 USD verdiğinizde istediğinizi yaptırabiliyorsunuz (edeb kuralları içinde tabi ki) . Bu durum uzakdoğulu milletlerin fotoğraf aşkıyla birleşince ortaya ilginç görüntüler çıkabiliyor.
Biz burada 3 tapınak gezebildik;
Özellikle Kore ve Japon turistlerin gözdesi olan tapınaklarda takdir edileceği gibi uzakdoğuluların elinden fotoğraf makinaları düşmüyor. Gelirken okuduğum bir blogta yazan cümle aklımda kalmış; Uzakdoğuya gidip tapınaklarda kendini bulmak kısmı bir hikaye. Herhangi bir rahibe 1 USD verdiğinizde istediğinizi yaptırabiliyorsunuz (edeb kuralları içinde tabi ki) . Bu durum uzakdoğulu milletlerin fotoğraf aşkıyla birleşince ortaya ilginç görüntüler çıkabiliyor.
Biz burada 3 tapınak gezebildik;
Angkor
Wat giriş bölgesinde bulunan ilk tapınak
Prasat Bayom hemen devamındaki büyül tapınak; bu iki tapınağın etrafı sularla çevrili
Tomb raider filminin çekildiği ağaçları ile ünlü Ta Prohm.
Ilk tapınak Angkor wat ile başlayalım
Steve Jobs bugünleri görse tahminime göre gözleri yaşarırdı. Ipad'le fotograf çeken bir rahip
Tapınakta evlenmeden önce düğün fotoğrafları çektirmek oldukça moda. 10'a yakın cifti görduk bu şekilde
O sıcakta ciddi ciddi uğraşıp ışıklar ve reflektörler esliginde poz veriyorlardı.
TA PROHM (Tomb raider filminin çekildiği tapınak)
Ta Prohm |
Ta Prohm ve ağaçları |
Ta Prohm |
Özellikle bilinmesi gereken önemli nokta Ta Prohm tapınağı ziyaret edilecekse sabah erken edilmeli hem fotoğraf ışığı açısından hem de kalabalık turların diğer tapınaklardan başlaması sebebiyle sakin olması sebebiye.
Zira bu fotoğraflar çekildikten 1 saat sonraki dönemde tapınak asyalılar tarafından işgal edilmişti (ve ellerindeki fotoğraf makinaları ile birlikte)
Bu da Reha Abimiz |
Niko ile Angkor'da |
Siem Reap tamamen Angkor dünyası etrafında dönen ve başka
özellik sunmaya bir şehir. Küçük bir budist tapınağında enteresan kareler
yakalamak mümkünse de genel olarak Asya’da bu tarz tapınak çok olduğu için
fazla vakit kaybetmeye gerek olmayan bir yer.
Siem Reap’de gece hayatı merkezdeki bizim Kuşadası Bodrum barlar sokağı tarzda kuçük eğlence yerlerinden oluşan yerlde dönüyor. Aynı bölgede stil ve kalite olarak diğerlerinden yarılan restaurant’lar da mevcut. Bunların dışında şehrin merkezinde çok enteresan bir yer yok
TONLE SAP LAKE (GÖLÜ)
Siem Reap’de gece hayatı merkezdeki bizim Kuşadası Bodrum barlar sokağı tarzda kuçük eğlence yerlerinden oluşan yerlde dönüyor. Aynı bölgede stil ve kalite olarak diğerlerinden yarılan restaurant’lar da mevcut. Bunların dışında şehrin merkezinde çok enteresan bir yer yok
TONLE SAP LAKE (GÖLÜ)
Şehre 45 dk mesafede bulunan Tonle Sap Lake ve ona bağlanan
nehirlerde bulunan yüzen şehirler bugüne kadar Asya’da gördüğüm en enteresan
yerlerden. Benzerlerine göre daha uzun hayatın daha renkli olduğu şehirler.
Nehire Siem Reap’e göre uzaklığına göre üça yrı noktadan tekne kiralayarak
ulaşılabiliyor. İlk ikisi nispeten turistlerle daha kalabalık olduğu için biz
üçüncü bağlantı noktasını seçtik.
Oldukça renkli suyla iç içe geçmiş, aynı suda yıkanılan, bulaşık camaşır yıkanan içilen bir su düzeni gözlemledik ve enteresan fotograflar çektik. Sabah altıda kalkıp gittiğimize değen bir tur oldu
Bazı fotograflar aşagıda mevcut
SIHANOUKVILLE
Bir sonraki durağımız Sihanoukville idi, Siem’den 1 saat uçuş mesafesinde olan sahil şehri beyaz kumlarla kaplı plajların birleşme noktasında. Sehir bir yarımada şeklinde kuzeyden güneye uzanıyor ve turistik bir bölge. Bizim için hoş tarafı dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi burada da bir Türk lokantası olması ve Kamboçya’da lahmacun yiyebilmek oldu. İnsan değişik hislere kapılıyor, diğer yandan restaurant’ın Turk sahibi Korhan bizi son derece iyi ağırladı. Daha da sürpriz olan yaklaşık 3 yıl önce oraya yerleşmiş olan Ataman abi ile tanışmamız oldu.
Kendisi Türkiye’de herşeyin bırakıp müslüman bir Kamboçya köyüne yerleşmiş, Khmer dilini öğrenmis değerli bir abimizdi. Kendisi bizi yerleştigi köye götürdü ve orada yerli hakla konuşma imkanımız oldu.
Burada bir es vererek Pol Pot denen manyak diktatöre ve yaptıklarına yer ayırmak gerekiyor. Bu zat Amerika- Vietnam savaşı sonrası doğan boşluğu doldurarak ülkede kpmünist esaslara dayalı bir diktatörlük ilan etmiş.İşin korkunç tarafı bundan sonra başlamış, sınıf farkını ortadan kaldırmak ve halkı direk bri nevi köle yapabilmek için okuma yazma bilen gözlük takan, öğretmenlik yapmış, dil bilen, vietnam asıllıı, müslüman herkesi öldürmüş ya da öldürmeye çalışmış. 8 milyon nüfuslu bir ülkede 1-3 milyon arası kişiyi öldürdüğü tahmin ediliyor. Daha sonra Vietnam’a da saldırmaya kalkınca Vietnamlılar ülkeye girip diktatörlüğü yok etmişler de Kamboçya rahat bir nefes almuış.İşin acısı yargılanmadan ve başka bir zarara uğramadan sıgındığı ormanda eceliyle ölmüş. Bu konuda “killing fields” filmini merak edenler izleyebilir.
Oldukça renkli suyla iç içe geçmiş, aynı suda yıkanılan, bulaşık camaşır yıkanan içilen bir su düzeni gözlemledik ve enteresan fotograflar çektik. Sabah altıda kalkıp gittiğimize değen bir tur oldu
Bazı fotograflar aşagıda mevcut
SIHANOUKVILLE
Bir sonraki durağımız Sihanoukville idi, Siem’den 1 saat uçuş mesafesinde olan sahil şehri beyaz kumlarla kaplı plajların birleşme noktasında. Sehir bir yarımada şeklinde kuzeyden güneye uzanıyor ve turistik bir bölge. Bizim için hoş tarafı dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi burada da bir Türk lokantası olması ve Kamboçya’da lahmacun yiyebilmek oldu. İnsan değişik hislere kapılıyor, diğer yandan restaurant’ın Turk sahibi Korhan bizi son derece iyi ağırladı. Daha da sürpriz olan yaklaşık 3 yıl önce oraya yerleşmiş olan Ataman abi ile tanışmamız oldu.
Kendisi Türkiye’de herşeyin bırakıp müslüman bir Kamboçya köyüne yerleşmiş, Khmer dilini öğrenmis değerli bir abimizdi. Kendisi bizi yerleştigi köye götürdü ve orada yerli hakla konuşma imkanımız oldu.
Burada bir es vererek Pol Pot denen manyak diktatöre ve yaptıklarına yer ayırmak gerekiyor. Bu zat Amerika- Vietnam savaşı sonrası doğan boşluğu doldurarak ülkede kpmünist esaslara dayalı bir diktatörlük ilan etmiş.İşin korkunç tarafı bundan sonra başlamış, sınıf farkını ortadan kaldırmak ve halkı direk bri nevi köle yapabilmek için okuma yazma bilen gözlük takan, öğretmenlik yapmış, dil bilen, vietnam asıllıı, müslüman herkesi öldürmüş ya da öldürmeye çalışmış. 8 milyon nüfuslu bir ülkede 1-3 milyon arası kişiyi öldürdüğü tahmin ediliyor. Daha sonra Vietnam’a da saldırmaya kalkınca Vietnamlılar ülkeye girip diktatörlüğü yok etmişler de Kamboçya rahat bir nefes almuış.İşin acısı yargılanmadan ve başka bir zarara uğramadan sıgındığı ormanda eceliyle ölmüş. Bu konuda “killing fields” filmini merak edenler izleyebilir.
Bu köyde tanıştığımız 80 yaşındaki müslüman teyze bize o dönemi anlattı. 3 çocuğudan ikisini o dönemde kaybetmiş, verilen tek yemek günde 1 tabak pirinçmiş ve o da o gün verilen işler biterse verilirmiş. Kısaca diktatörlüğün ve mantıksız ekonomik hareketlerin acısını yine masum insanlar çekmiş. Örnek olarak çocuklarından biri tarla sürerken devletin sabanını kırdığı için devlet malına zarar vermekten idam edilmiş.
Köyün Camii |
Bu acı faslı kapatarak şehre geri dönersek Sihanoukville Asya bölgesinde deniz tatili yapılacak ve Kamboçya’ya gidilmesi durumunda ziyaret edilmesi gereken önemli noktalardan biri.
Kamboçya’da son güzergahımız olan baskent Phnom Pen’e 4
saatlik bir minibüs yolculuğu sonrasında ulaştık. Başkentte dikkat çeken
oldukça lux araçların olması ki bunlar orada iş yapan Çinli ve Kore’lilere
aitler, nehir kıyısında güzel restauranlar (tesadüf eseri burada Galatasaray
Juventus maçını seyretme şansımız oldu ve elde edilen güzel sonuç tatilimize
ayrı bir keyif kattı), bir nevi çalışma kampı olan ölüm tarlaları (Killing
Fields) ve buradaki acı tablo, şehirde bulunan ve Pol Pot zamanında hapishane /
işkence evi olarak kullanılan bina. Başkentte geçirilecek iki gün yeterli
olacaktır.
Başkenti tamamladıktan sonra istikametimiz bizi başka bir
dünyanın beklediği Vietnam oldu ki fırsat olursa o seyahatin anı ve
fotograflarını baska bir yazıda paylaşmak isterim.
Azcümle Kamboçya makul fiyatları, muhteşem doğal güzellikleri,
tapınakları, kısmen acı ama uzun ve derin kültürü, ulaşılabilirliği ve servis
kalitesi ile Asya’da kesinlikle gezilmesi gereken bir ülke olarak aklımda
kaldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder